Sözlükte “doğum yeri ve zamanı” anlamına gelen mevlid kelimesi, İslâm kültüründe özellikle Hz. Peygamber’in doğumunu, bu vesileyle yapılan törenleri ve yazılan eserleri ifade etmek için kullanılır.
Hz. Peygamber (s.a.v)’in doğduğu gün olan mevlid kandili, bazı görüşlerce kutlanmaz ve bidat olarak görülebilir. Fakat Allahın habibi olan Hz. Peygamberin doğduğu güne sevinmek ve bu günün hürmetine güzellikler yapıp kutlamak, O’nu seven hiç bir kul için Bidat olarak görülmemelidir.
Hz. Muhammed (s.a.v) nerede ve nasıl doğdu?
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz, 20 Nisan 571 (12 Rebiülevvel) Pazartesi sabahı Mekke’de doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvime göre 20 Nisan 571 tarihine rastlamaktadır.
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz doğmadan önce birçok ilâhî mucize gerçekleşti. Bütün kâinât âdeta O’na hasret çekmekteydi. Çünkü O, yaratılışın sebebi idi.
(Hz. Muhammed (s.a.v)’in doğduğu ev)
Bu gece, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) ay takvimine göre dünyayı şereflendirdiği Mevlid Gecesi.
Peygamber Efendimiz, hicretten 53 sene evvel Rebi’ul-evvel ayının onikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı, güneş henüz doğmamış iken, kararmış dünyayı aydınlattı… İşte bu akşam bütün dünya Müslümanları “Kainata gönderilen rahmet” olarak Allah katında tasvir edilen Peygamberimiz’in yeryüzünü teşrif ettiği bu geceyi bir kez daha idrak edecekler.
Muhammed Doğmadan önce babası Abdullah’ı, doğduktan sonra ise annesi Amine’yi kaybetmiştir. Bu olayların ardından dedesi Abdulmuttalib’in himayesine girmiştir. Dedesi de vefat ettikten sonra amcası Ebu Talib ile yaşamaya başlamıştır. Küçük yaşlardan itibaren ticarete atılan Hz. Muhammed, henüz peygamber olmadan önce dürüstlüğü ve güzel ahlakı ile tanınıyordu. Bu nedenle de “El Emin” yani “en emniyetli kişi” sıfatını almıştır.
25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlenen Hz. Muhammed’in bu evlilikten 6 çocuğu olmuştur. Çocuklarının ismi ise; Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatma’dır. Hz. Muhammed, ara sıra Nur Dağı’nda yer alan Hira Mağarası’na giderdi. 610 senesinde Hira Mağarası’nda vahiy meleği olarak bilinen Cebrail (A.S.) gelerek, ilk vahiy olan “oku” emrini vermiştir. Böylece Hz. Muhammed, 40 yaşında peygamber olmuştur.
İnsanlık tarihinin en önemli olaylarından biri
Yeryüzünde önemli gelişmelere sebep olan, insanların gönlüne ferahlık, düşüncelere berraklık kazandıran bu kutlu doğum, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri. Çünkü onun dünyaya geldiği devrede, cihanın üstünü kalın siyah bulutlar kaplamıştı.
İnsanlar her türlü değer ölçülerini yitirmiş, yollarını şaşırmışlardı. Haksızlık gönülleri karartmış, sosyal hayat bozulmuş, ahlâk tamamen kokuşmuştu. Kadınlar esir muâmelesi görüyor, bir eşya gibi alınıp satılıyor, kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu. Dünyanın birçok köşesi, bugünkü gibi kanlı boğuşmalara sahne oluyordu.
Bütün dünya, karanlıklar içinde, bu kurtarıcının gelmesini dört gözle bekliyordu. İşte peygamberimiz böyle bir zamanda dünyaya geldi. Bu gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı.
İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Peygamberimiz’in gönderilişi, Allah’ın insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. O, zengini fakirin yardımına koşturdu, ruhları coşturdu. Düşman toplulukları, kan kardeşliğinden daha güçlü, daha sıcak duygularla birleştirdi. Hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi.
Babası Hz. Abdullâh ve annesi Âmine’nin izdivac kucağında dünyâmızı şereflendirdi. Bu teşrîf ile âdeta bütün varlıklar dile gelip:
“Hoş geldin yâ Resûlallâh!” diyerek sürûra gark oldular.
Süleyman Çelebi, cihanda bütün zerrelerin bu ulvî teşrîf karşısındaki sevinç ifâdelerini mısrâlarında şöyle dile getirir:
Merhabâ ey âlî sultân merhabâ!
Merhabâ ey kân-ı irfân merhabâ!
Merhabâ ey sırr-ı Furkân merhabâ!
Merhabâ ey derde dermân merhabâ!
Merhabâ ey Rahmeten li’l-âlemîn!
Merhabâ Sen’sin Şefîu’l-müznibîn!..
O’nun zuhûruyla Allâh’ın rahmeti bu âlemde coşup taştı. Sabahlar ve akşamlar âdeta renk değiştirdi. Duygular derinleşti. Sözler, sohbetler, lezzetler enginleşti; her şey ayrı bir mânâ, ayrı bir letâfet kazandı. Putlar sarsılarak yere devrildi. Kisrâlar beldesi Medâyin saraylarında sütunlar ve kuleler yıkıldı. O zamanlar insanların mukaddes saydıkları Sâve Gölü,zulüm bataklığı hâlinde kurudu.
Mevlid kandili nasıl değerlendilirmeli?
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz’in doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. O’nun doğumunu anmaktan asıl maksat, evrensel olan risâletini, yüksek ahlâkını, faziletini, adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir.
Biz de bütün okuyucularımızın Mevlid Gecesi’ni tebrik eder, cennet vatanımızın saâdetine, milletimizin birlik ve beraberliğine ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyâz ederiz.